DOLAR

36,1359$% 0.06

EURO

37,8575% 0.66

STERLİN

45,3071£% 0.71

GRAM ALTIN

3.389,82%0,68

ONS

2.918,09%0,60

BİST100

9.779,57%-1,04

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul KAPALI
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

“Ölüm korkusu” en çok satanlarda bir numara!

ad826x90
ad826x90
ad826x90

Attığı taşın uçurumun dibine çarpma sesini duyan Fırat bakışını bana çevirip “Emin misin? Çok tehlikeli görünüyor” dedi.
“Ne kaa tehlike, o kaa adrenalin…”
“Lan oolum, düşüp geberecen diyorum, sen hâlâ ne kaa, o kaa diye komiklik peşindesin”
“Daha önce de bu yükseklikteki kayalardan iniş yaptım, merak etme”
“İyi de ipsiz hiç inmemiştin.”
“Böylesi daha çok adrenalin…”
“Bak hâlâ adrenalin diyo yaa… Oolum sen böyle değildin… Tamam Enduro motosikletle dağ bayır gezip kamp yapmayı seviyordun. Bunu anlayabiliyorum da bu adrenalin tutkusu nerden çıktı monakoyim bu yaştan sonra?”
“İnsan dayısına ‘Lan oolum’ diye hitap eder mi hiç? Hem ne varmış yaşımda?
“Daha ne olsun amk? Ben dayamışım merdiveni kırka… Seni hesaplamak bile istemiyorum”

ad826x90

Kafamdaki GoPro kamerayı çalıştırıp tebeşir tozu dolu bel çantamı sırtıma doğru kaydırdım. “Aşağıda görüşürüz.” diyerek inişe başladım.  Arabayla uçurumun dibine inmek yaklaşık 5 dakika sürüyor. Kayalardan iniş ise 40 dakikadan fazla. Önce bagajın kapanma sesini duydum. Sonra uçurumun kenarından aşağı doğru bağıran Fırat’ın sesini… “Dayııı, benden önce inersen kahve için ateşi sen yak! Tamam mı?”
“Hahaha!” diye yüksek sesle yapmacık gülerek cevap verdim.

********

Ulan herif haklı galiba. İpsiz inmek iyi fikir değilmiş. Sıfır hata yapmam gerekiyor. Basacağın yeri tam görememek çok fenaymış. Tırmanış yapanlar bilir, dağcıların “3 nokta kuralı” vardır. Tırmanırken daima üç noktanın kayaya temas etmesi gerekir. İki ayak, bir el ya da iki el, bir ayak. Geldiğim noktada bu kuralı bir kaç santim bozmak durumundayım, çünkü sağ elimle tutunacağım çıkıntı uzanabildiğimden bir kaç santim uzağımda kalıyordu. Hafif bir yaylanma ile o çıkıntıyı yakalamam gerekiyor. Bu yaylanma sırasında çok kısa bir süre de olsa kayaya sadece iki nokta ile temas halinde olacaktım.

ad826x90

Geçen haftaki inişimde tam bu noktada bunu denemiştim. Yaylanma mesafesi kısa olduğu için kolay yapmıştım. Fakat ipsiz olarak ilk defa deneyecektim. Kalp atışlarım hızlandı, adrenalin pompası çalışmaya ve ellerim terlemeye başladı. Yaylanıp çıkıntıya tutunduğumda kaymasın diye sağ elimi belimdeki tebeşir tozu çantasına sokup iyice toza buladım.

ad826x90

Dağcılıkta bir diğer kural da riskli bir hareket yapmadan önce aşağı bakmamaktır. Sadece tutunacağın yerlere bakmalısın. Ama ben ne yaptım? Adrenalin pompasını hızlandırmak için aşağı baktım. O kadar yüksekteydim ki uçurumun dibinde Fırat’ın yaktığı ateşten çıkan dumanı görebiliyordum sadece. Adrenalin pompam iyice coşmuştu. Korkudan altıma yapmak üzereydim. Bakışımı uçurumun dibinden sağ elimle tutunacağım çıkıntıya yöneltip konsantre olmaya çalıştım. Üçe kadar sayıp yaylanmaya karar verdim. Sol elimle sıkıca tutunup hedefe doğru yaylanarak saymaya başladım.

“Biiir… ikiii… ü…” Tam sol elimle tutunmayı bırakıp sıçramak üzereyken hedef çıkıntıya “Pörç!” diye kuş boku düştüğünü gördüm. Sulu kuş boku yüzünden kayganlaşan çıkıntı artık kullanılamaz durumdaydı. “İşte şimdi boku yedim” diye düşünmeye başladım. Yakınlarda aşağıya devam etmek için kullanabileceğim başka bir çıkıntı olmadığı gibi yukarı tırmanmak için de sağ ayağımla boklu çıkıntıya basmak zorundaydım. Uçurumun tam ortasında kalmıştım.

Adrenalin tavan yapmıştı. Beynimde “Ti… Ti… Ti…” diye üçlü kısa sinyaller duyunca “İşte bu!” diye yüksek sesle kutladım kendimi. Bu kadarı yeterli diye düşünüp boynumdaki telsizle Fırat’ı arayıp yardım istemeye karar verdim. Elimi boynuma götürünce telsizimin almadığımı fark ettim. İniş için hazırlanırken oturduğum taşın yanına koymuştum. Fırat’la geyik muhabbetine dalınca da orada unutmuş olmalıydım.

Aşağıya doğru “Fıraat! Yardım eet!” diye avazım çıktığı kadar bağırdım. Rüzgâr ve yükseklikten dolayı sesim Fırat’a ulaşmıyordu. Çaresizlik, umutsuzluk ve ölüm korkusu bütün benliğimi sarınca beynimde bu defa “Tiiiiiiiii” “Tiiiiiiiii”  “Tiiiiiiiii” diye tekli uzun sinyaller duymaya başladım. Artık zengin biri sayılırdım. Ancak önümde ufak bir engel vardı. O da bu durumdan sağ kurtulmaktı.

ad826x90

Ne yapıp edip aşağıda kahvesini içen Fırat’ın dikkatini çekmem gerekiyordu. Adrenalin patlamasının etkisiyle çok yanlış bir karar verip tebeşir tozu çantamı çözüp aşağı attım. Planıma göre Fırat toz çantasını görecek ve bir sorun olduğunu anlayıp beni kurtarmaya gelecekti. Fakat çanta hafif olduğu için rüzgârın etkisiyle savrulup Fırat’ın göremeyeceği bambaşka bir yöne uçtu gitti. 

********

Fırat kamp sandalyesine kurulmuş manitasıyla mesajlaşıyordu. Kahvesinden bir yudum alıp fincanı hemen yanındaki kayanın üzerine koyacaktı ki yukarıdan düşen GoPro kamera elindeki fincana denk gelip paramparça etti. Sıcak kahveyle ıslanan Fırat “Nanıskiim! Noluyo lan!” diyerek ayağa fırladı. Hemen koşup arabadaki dürbünü aldı ve uçurumu taramaya başladı.

********

Fırat’ın aşağıdan dürbünle baktığını ümit ederek gelip beni kurtarması için üç noktalı temasımı bozmadan boştaki elimi sallamaya başladım. Ya beni gördüğü halde el sallamamı “Sadece kameram düştü… Ben iyiyim… Keyfine bak sen” olarak algılayıp gelmezse diye tırsmaya başladım. Bir süre daha çeşitli şekillerde el sallamaya devam ettim. Ağaçların oradaki beyazlığın hareket ettiğini görünce rahatladım. Fırat arabayı çalıştırmış, beni kurtarmaya geliyordu.

ad826x90

********

Yukardan sarkan ipin ucundaki karabinayı belimdeki karabinaya taktım. Emniyet kilidini kapatıp tırmanmaya başladım. Yukarı çıkar çıkmaz Fırat’a sarılıp “Yırttık olum… Yırttık! Uzun “Tiiiiiiii” sinyali geldi. Artık zengin sayılırız.”

Fırat şaşkınlık içinde ipi toplarken “Ne diyorsun dayı Allasen? Ne sinyali? Ne zenginliği? Korkudan kafayı yedin galiba” diye dalga geçti benle. Yolda anlatırım deyip üzerimi bile değiştirmeden arabaya oturdum. Fırat ipi bagaja koyup direksiyona geçti “Elon Musk’ın beyin çiplerinden taktırıp parkinson hastalığından kurtuldun ama yan etkileri fenaymış. Yok adrenalin tutkusu, yok beyinde duyduğun “Tiiii” sesleri falan… Dedim sana lapin gibi atlama hemen. Bekle biraz daha geliştirsinler V2.0 ya da V3.0 olunca taktır diye…”

“Doğru… Konu Elon Musk’ın çipi ama bambaşka bir boyutta…”
“Ne boyutu dayı yaa? Düşseydin görürdün ebenin boyutunu!”
“Bi sus da dinle yeğen! Tor Browser diye bi şey duydun mu?
“Biliyorum. Darknet’e erişmenin en bilinen yolu. Çalışma mantığı kullanıcıların web trafiğini bir dizi başka kullanıcının bilgisayarları üzerinden yönlendirerek…”
“Lan bilmediğin bi şey de yokmuş amk… Neyse orada bi pazar buldum. Bi aplikasyon indiriyorsun. O aplikasyon Musk’ın çipine wi-fi ile bağlanıp hislerini kaydediyor. Aynı çipten takmış diğer insanlar bu aplikasyon aracılığıyla senin hislerini satın alıp aynı şeyleri hissedebiliyor. İlk çıktığında en popüler hisler tabii ki çeşitli seks fantezileriymiş. Fakat bu hisler zamanla yetmemeye başlayınca adrenalin seksten daha fazla satar olmuş. Adrenalin kategorisinde ise “ölüm korkusu” en çok satanlarda bir numaraya yerleşmiş. Apple Store’da uygulama satmak gibi. Hislerini yüklüyorsun bir dolardan satışa çıkıyor. Ne kadar çok satarsan o kadar sipali.”
“Sipali ne monakoyim?
“Para oolum para… da tüm bu anlattıklarımdan sipaliye mi takıldın?”
“Tiii… Tiiii… sesleri ne peki?”
“O da aplikasyonun derecelendirme bildirimi. Her hissi yükleyemiyorsun. Satış listesine girebilmen için belli bir yoğunluğun üstünde olmalı his. Yani dandik hisleri eliyorlar. O yoğunluğa ulaşınca sana sinyalle haber veriyor ki fazla zorlayıp kendini riske atma diye. Kısa üçlü sinyal adrenalin genel kategorisine girdin demek. Uzun tek sinyal ölüm korkusu kategorisine girdin demek ve ben az önce uzun tekli sinyal aldım. Ölüm korkusu ortalama iki milyon defa satın alınıyormuş oolum.”

İki milyonu duyan Fırat gazı kökledi. 

“Hadi eve gidip şu hislerini satışa sunalım. Bizi de görürsün artık dayı. Ne de olsa hayatını kurtardım az önce di mi?
“Ayıpsın yeğen!”

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Sait Oktay gündemi eskizliyor

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.