Mihail Zoşçenko’dan bir öykü: Sinirli insanlar


(Sovyet-Rus edebiyatının en önemli mizah yazarlarından Mihail Zoşçenko (1894-1958) ülkemizde uzun yıllar boyunca severek okunmuş bir isim. Sıradan insanların günlük sorunlarını konu ettiği öyküleri sadece kendi toplumuna değil tüm insanlığa ilişkin gözlemler içerir. Bu büyük yazarı özellikle Ters Dergi’nin genç okurlarının dikkatine sunuyoruz.)

Geçenlerde bizim ortak dairede bir kavga çıktı. Öyle böyle değil, resmen savaş. Glazovaya ve Borovaya sokaklarının kesiştiği yerde. Tabii ki temiz yüreklilikten kavga ettiler. Ama malul Gavriliç neredeyse canından oluyordu.

Baş nedeni: İnsanlar çok sinirli. En ufak bir şey olsa kendilerini kaybediyorlar. Ateşleniyorlar. Ondan sonra da toz dumana karışıyor. Bununla ilgili, tabii iç savaştan sonra milletin sinirlerinin laçka olduğunu söylüyorlar. Belki de öyledir gerçekten; ama öyle olsa bile bu yüzden malul Gavriliç’in yarası çabucak iyileşmez ki!

Bizim ortak dairede kalan Marya Vasiliyevna Şiptsova akşam saat dokuzda mutfağa girip ocağı yakıyor. Biliyor musunuz, hep bu saatte yakar ocağı. Çay içip tost yapar.

Gene öyle, mutfağa giriyor. Ocağı önüne koyup yakacak. Ama ocağın işi bitmiş, bir türlü yanmıyor. Düşünüyor: “Hay Allahın belası, ne olmuş da yanmı­yor? Hiç duman yok, işi tamamen bitmiş!” Sol eline tel bir fırça alıyor, temizleyecek. Temizlemek için sol eline bir fırça alıyor da, fırça dai­renin öbür sakini Darya Petrovna Kobilina’nın. Bir bakı­yor ki öbürünün elinde fırça, sesleniyor:

“Yeri gelmişken, Sayın Marya Vasiliyevna, şu fırçayı geri koyun.”

Şiptsova tabii bu sözler üzerine parlayıp cevap veriyor:”Lütfen,” diyor, “Darya Petrovna, fırçanızı münasip bir yere koyun. Sizin fırçanıza kalmadım, ona elimi sürmem.”

Tabii Darya Petrovna Kobilina da bu sözler üzerine parlıyor ve tartışmaya başlıyorlar. Gürültü bir yükseliyor ki, gök gürültüsü gibi!

Darya Petrovna Kobilina’nın kocası İvan Stepanoviç Kabilin de, fırçanın sahibi, gürültüyü duyup geliyor. Sağlıklı bir adam, hatta göbekli, ama biraz sinirli işte. İşte bu İvan Stepanoviç mutfağa giriyor, diyor ki:

“Ben,” diyor, “otuz iki rubleyle birkaç kopeğe çalışıyorum da kooperatifte,” diyor, “müşterilere,” diyor, “gülüm­seyip salam tartıyorum tezgahta,” diyor, “yok pahasına çalışıp kendime tel fırça alıyorum. Hiçbir suretle yabancı bir kimsenin bu fırçaları kullanmasına müsaade etmem.”

Al baştan gürültü; bir fırçanın çevresinde tartışma büyüyor. Tabii dairenin bütün sakinleri de mutfağa dam­lıyorlar. Hepsi konuşuyor. Malul Gavriliç de geliyor.

“Bu gürültü de nesi,” diyor, “kavga mı var?” 

Bu sözlerden hemen sonra hakikaten kavga çıkıyor. Mutfak da, biliyor musunuz, daracık. Kavgaya müsait değil. Tıkış tıkış. Tencereler, ocaklar. Dönsen dönemi­yorsun. On iki kişi de içeride. Hani birine vursan üçü birden düşecek. Hem de herkese birden çarpıp düşecek. Yani, bacağı kesik malulün öbür bacağı olaydı, ayağını basacak yer bulamazdı.

Üstelik de bu malul hiç haline bakmaksızın en öne atılıyor. Fırçanın sahibi İvan Stepanoviç ona bağırıyor: “Günahına girmeden çek git şuradan, Gavriliç! Kalan bacağını da ben koparmayayım!”

Gavriliç de diyor ki: “Hadi oradan,” diyor, “ayağımı kurtaramıyorum ki çıkayım,” diyor, “şimdi,” diyor, “bütün cinler tepeme çıkıyor.”

Hakikaten de o anda biri Gavriliç’in üzerine atlıyor; ama çıkmak için değil de, düpedüz atlıyor. Başka biri de tencereyi malulün başına geçiriyor. Malul şöyle bir debeleniyor, sonra pat, yere düşüyor. Bu arada adinin biri de milise haber vermiş. Milis komutanı geliyor. Bağırıyor: “Hemen dağılın, sizi şeytanlar, şimdi kurşunu yiyeceksiniz!” 

Millet ancak bu kan donduran sözlerden sonra ufak ufak topukluyor. Herkes kendi odasına dağılıyor. “Bu namussuzlar,” diye düşünüyorlar, “ne oldu da şimdi biz saygıdeğer yurttaşları dağıttılar ki?” 

Millet odasına dağıldı da, bir tek malul Gavriliç dağılmadı. Öyle büzülmüş yatıyor. Kafasından da kan damlı­yor.

Bu olaydan iki hafta sonra mahkeme başlıyor. Mahkeme başkanı da sinirli bir adam çıkmasın mı! 

Bastırıyor cezayı.

(1924)

[zombify_post]


0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir