34,2452$% 0.28
37,6376€% -0.37
45,0841£% 0
2.921,73%0,22
2.653,23%-0,08
9.109,34%2,37
“Seni bizim köye götüreyim” dedi çocukluk arkadaşım Erol. “Gelirken fotoğraf makineni da getirmeyi unutma” diye de peşinden ekledi. Düğünlerde fotoğraf çekmeyeceğimi biliyordu, ama yine de düğünde fotoğraf çekmek zorunda kalacağımı düşündüm. “Hayır, düğüne falan gitmiyoruz, sana amcamın bahçesinden çıkan antik mozaikleri göstereceğim” dedi. Arkeologların Zonguldak/Çaycuma’da antik çağlardan kalan bir mozaik kazısı yaptıklarını biliyordum ama bana bu kadar yakın olduğundan haberim yoktu.
Gideceğimiz yer Çaycuma ilçesine bağlı Kadıoğlu köyüydü. Vakit kaybetmeksizin Göldağı’nın altındaki kestirme yoldan köye indik. Nizamettin amcanın anlattığına göre bahçesine sera kurmak için çalışırken renkli taşların farkına varmış. Olaydan köylünün haberi olur da devletin haberi olmaz mı? Nizamettin amcayı mozaiklerin kadrolu bekçisi yapıp mozaikleri güvenlik altına almışlar. Kurtarma kazıları 2008 yılında Karadeniz Ereğli Müze Müdürlüğünce başlamış. Bizim de oraya gitmemiz 2009 yazı ortalarına denk gelir.
Oraya vardığımızda mozaiklerin bir bölümü ortaya çıkarılmıştı. Olağanüstü desenler ve insan figürleriyle bir şeyler anlatılmaya çalışılmıştı. Desenler karşısında büyülenmiştim ve kimseye danışmadan fotoğraf çekmeye başladım. Kazı başkanı olduğunu sonrada öğrendiğim akademisyen Handan hanımdan işitmediğim laf kalmamıştı ama yine de izinsiz birkaç kare fotoğraf alabilmiştim.
Arkeologların basına yaptıkları açıklamalara göre MS 3. yüzyılda yapıldığı düşünülen Çaycuma Kadıoğlu Mozaikleri, Zeugma antik kenti ile kıyaslanacak denli önemli bir kazıymış. Villa tabanının birinde üzüm toplayan bir kadına, bir erkeğin balta ile saldırması sahnesi işlenmiş. Burada, tanrı Dionysus’a hakaret etmiş Trakya Kralı Lykurgos’un Ambrosia’ya saldırısı betimlenmiş. Başka bir villaya ait olduğu düşünülen zemin mozaiklerinde ise kare çerçeveler içinde yapılmış av sahneleri ve hayvanlarla yapılan mücadeleler tasvir edilmiş.
Çektiğim bu fotoğraflar için yemediğim zılgıt, işitmediğim laf kalmamıştı. Kazı ekibi çalışırken çok bilmiş, saygısız bir adamın elinde fotoğraf makinesi ile şakır şakır fotoğraf çekmesi kabul edilemezdi. Aslında, kazı başkanı bana o lafları söylerken yerden göğe kadar haklıydı. Çalışmalarına saygı gösterip izin almadan çekim yapmıştım. O zaman çektiğim fotoğraflara bakıyorum da, “Benim yerimde siz olsanız bu güzellikleri çekmez miydiniz?” diye sorasım geliyor. İyi ki mozaikleri fotoğraflamışım diyorum kendime…
Şimdi ben bu fotoğrafları Ters Dergi’de yayınlarsam belki ödenek çıkartırlar da seneye seyir teraslarından izleriz mozaiklerimizi…
*Alaaddin Kara arşivine ait olan bu fotoğraflar ilk kez yayınlanmaktadır.
10 adımda İstanbul’un antik çağları
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.