34,7524$% 0.04
36,6379€% 0.25
44,1954£% 0.37
2.964,13%0,46
2.654,18%0,47
9.886,05%0,60
Ekrem hızla kapıyı açarak Pınar'ın kolundan tutup içeri çekti. Sormaya korksa da bir açıklama bekliyordu. Mantıklı bir açıklaması olmalıydı. Ya da bunların hepsi saçma bir rüya olmalıydı. Bir süre sessizce bakıştıktan sonra Pınar konuşmadan banyoya gitti. Aynanın karşısında solgun yüzünü izleyerek yavaş hareketlerle kıyafetlerini çıkarıp yere attı. Duşa girip suyun altında öylece bekleyen Pınar'ı izleyen Ekrem açık kalan duşun kapısını çekerek kapattı. İkisinin de çok yıpranmıştı. Mantıklı olan hamlenin ne olduğunu düşünecek halleri kalmamıştı. Bir süre klozette oturan Ekrem de soyunup Pınar'ın yanına duşa girdi. Uzunca bir süre suyun altında gevşedikten sonra hiçbir şey olmamış gibi çıkıp kurulandılar, pijamalarını giyerek televizyonu açtılar. Birbirlerine sarılarak açılan ilk kanalı gece yarısına kadar sessizce izlediler. Televizyonun karşısında derin ve güzel bir uyku çektiler. Ertesi gün öğle saatlerine kadar deliksiz uyudular.
Ekrem uyandığında kendisini beklediği her halinden belli olan Pınar'ı gördü. Yavaşça doğruldu ve yatağın içinde karşılıklı oturdular. Ekrem daha bir şey diyemeden Pınar ruhsuz sesiyle konuşmaya başladı:
"Dün karşı apartmanda bizi izleyen adamın evine gittim. Kapıyı çaldım. İçeri girip adamı balkona götürdüm. Balkon penceresi açıktı. Aşağı itip düşürdüm. Sonra aşağı inip yanına gittim. Zar zor nefes alıyordu. Şüphe çekmemek için 112'yi arayıp yardım istedim. İlk yardım yapıyor gibi başında dururken ağzını ve burnunu kapatıp öldüğünden emin olmak istedim. Çırpınacak dermanı bile yoktu. Gözümün içine bakarak öldü. Ambulans gelince adamı yerde yatarken görüp yanına geldiğimi, ilk yardım yaptığımı ama adamın ölmesini engelleyemediğimi söyledim. Bizi balkondaki cesetle gören tanığımız artık yok. Bence rahatlayabiliriz, değil mi?"
Ekrem'in yüzünde olması gerektiği gibi bir şaşkınlıktan ziyade gizli bir sevinç ifadesi vardı.
Ekrem "Arkanda iz bırakmadıysan rahatladık sayılır. Ama adam öldürdün Pınar bunu nasıl yaptın?"
Bir süre sessizce bakıştılar. İkisinin de aklından mantıklı açıklamalar süratle akıyordu. Evde çıt çıkmıyor, sanki bakışarak düşüncelerini okuyor gibi öylece duruyorlardı. Yıllarca rutin bir hayat yaşamış insanların bir anda nasıl bir duruma düştüğünü düşündüler. Doğru düzgün bir şeyler yeme arzusunu bu durumda bile bastıramadılar ve kahvaltı hazırlamaya karar verdiler. "Önce kahvaltı, sonra plan. Bu adrenalin dolu yaşamı bir süreliğine de olsa unutalım" dedi ve zoraki bir gülümsemeyi yüzüne kondurdu Ekrem. O mutfağa doğru giderken Pınar da kendine direnen bacaklarını yatağın dışına itmeye zorluyordu. "Pınar" diye bağırarak mutfağı inletti Ekrem. Pınar yavaş hareketlerle yataktan çıkıp doğruldu, mutfakta yeni bir şoka girmiş olan Ekrem'in yanına doğru ağır adımlarla ilerledi. Bir seri katilin dakikadaki nabız sayısını damarlarında canlandırıyordu. Bu sakinliğine kendi de şaşırdı. Mutfağa gittiğinde Ekrem onu pek de sakin olmayan tavrıyla karşıladı. "Pınar ceset yok, kan yok! Ya çıldıracağım ne oluyor burada, delirdim mi, rüya mı gördüm, söyle neler oluyor bana bir şey söyle gerçeklikten uzaklaşıyorum!" Pınar Ekrem’e sarıldı. Pınar’ın saçlarının arasından duvar kenarındaki belli belirsiz kan lekelerini gören Ekrem, Pınar'ın kollarından sıyrılarak izleri takip etti. Giriş kapısına doğru uzanan aralıklı kan lekelerinden cesedin evden sürüklenerek götürüldüğünü anladı. Kapıyı açarak merdiven boşluğuna doğru baktı. Dışarısı güzel temizlenmiş ya da ceset bir şeyin içine konularak götürülmüş olmalı diye düşündü, kan lekeleri sadece evin içinde vardı. Banyoya yönelip birkaç malzeme ile kalan kanları hızlıca temizlediler. Temizlik bitince koridorda yere oturdular. Giriş kapısının yakınına çökerek duvara yaslandılar. Ekrem eliyle balkonu işaret ederek kısık bir sesle "bu gavatı benim evime kim getirdi, kim götürdü? Niye getirdi, niye götürdü?" dedi. Pınar gözlerini Ekrem'in gözlerinden omzuna kaydırdı, kolunu takip ederek işaret parmağına kadar takip etti. İşaret parmağının ucundan yere atlayan bir böceği takip eder gibi bakışı yere doğru yavaşça indi. Ardından gözlerini kapattı. "Küfürlü konuşma Ekrem" dedi. "Sana hiç yakışmıyor. Okumuş adamsın, kendine gel." diyerek gülme krizine girdi. Serin mutfak fayansının üzerine yatarak yorulana kadar güldü. Ekrem'in eli hala balkonu işaret ediyordu. Bir eline baktı, bir yerdeki sevgilisine baktı. Elini indirerek sırtını duvara yasladı. Pınar ne kadar da güzel gülüyordu. Onu izlerken hafifçe tebessüm ettiğini fark etti. Düşünemeyecek kadar yorgundu. Aklına bir şey gelmiyordu. Belki de böylesi daha iyiydi.
Uyuyunca geçer mi?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.