36,0401$% 0.09
37,1628€% 0.04
44,5582£% -0.02
3.395,08%0,91
2.935,70%1,00
9.845,85%-1,06
Aynı günün akşamında babamın bir arkadaşının yavrusu sünnet olacak diye giyinip şıkır şıkır çıkıyoruz evden kucağımızda gökten inen o koçla. “Belki…” diyor babam “Bırakırlar o yavrucağızı da bu koçu sünnet ederler.”
“Tövbe de len!” diyor annem. “Çarpılıcan durduk yere akşam akşam…”
Bir güzel olmuş annem sormayın gitsin. Bukle bukle saçları, kıpkırmızı rujları, tıngır mıngır süsleri… Sanki gündüz deli dövmemiş gibi… Az sonra geliyoruz sünnetin mekanına… Vay ki ne vay diyor babam, el frenini çekerken arabanın. El freninin “gacırt” sesine karışıyor babamın “vayları.”
Çok yıldızlı bir otelin önünde duruyoruz. Kapılarımız açılıyor tanımadığımız bazı adamlar tarafından. “Buyrun” diyor kırmızı takım elbiseli, kafasında enteresan şapkasıyla bir adam. “Nihat beylerin misafirisiniz öyle değil mi efendim?” Öyle diyor babam. Önce arabanın anahtarını, ardından koçu atıyor aniden, kırmızı takım elbiseli, enteresan şapkalı adamın kucağına…
“Arabayı” diyor “Sağlam bir yere park et çizilmesin, şu hayvana da biraz ot mot bişeyler ver ağlamasın…” diyerek kibarca ikaz edip, dalıyor dönen kapıdan içeri.
Havuzlu bir bahçeye döndürüyor bizi ailecek döner kapı. “Ulan bu Nihat bu kadar zengin miymiş?” diyor babam ortadaki dev havuzu görünce. Bizim için zenginlik geceleri parlayan mavi bir havuz. “Biz de zengin miyiz acaba?” diyerek geçirecekken içimden, annemin deli dövdüğü çantası fırlıyor aniden havuzdan imitasyon bir timsah şekliyle. Zengin adam deli mi döver ulan diyip kapıyor içimden geçen hayali kocaman dişleriyle…
Bir sürü çocuk var etrafta. Bisiklete biniyorlar havuz etrafında. Deliden dayak yemedikleri her hallerinden belli… Nerden bulmuşlarsa o kadar bisikleti?
“Verin de bir tur bineyim lan!” diyorum birine. Sallamıyor piçler beni. Yaş itibariyle gurur da yapamadığımdan başlıyorum ağlamaya. Reddedilmişliğin verdiği hüzünden değil tam olarak bu gözyaşları sadece. Deliden yenilmiş tokadın da acısı çıkıyor gözlerimden. Her şey üzerime üzerime geliyor o gün. Sonra bir ışık hüzmesi beliriyor tepemden. Uzun beyaz elbisesi, sapsarı saçlarıyla güzeller güzeli bir kadın uzatıyor bana elini. Az önce sahnede billur gibi sesiyle şarkı söylerken, şimdi tutmuş ellerimden, almış beni yanına teselli ediyor. Sonradan kendisinin meşhur şarkıcı Zerrin Özer olduğunu öğrendiğim o kadın.
Annem geliyor karşıdan bir hışımla sahneye. “Aha” diyorum. “Zerrin’i de dövecek kesin bu” diye geçiriyorum içimden. Deliyi döven Zerrin’e ne yapmaz… Dövmüyor neyse ki Zerrin’i. Kucaklaşıyorlar. Sonra bana doğru eğiliyor Zerrin. Gözyaşlarımı siliyor büyülü parmaklarıyla. Öpüyor beni sabah delinin tokatladığı zavallı yanağımdan. İstemeden de olsa, memelerine kayıyor gözlerim Zerrin’in.
Fail-i Meşhur Kırıntılar (1. Bölüm)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.