Oğuz Aral çok özel bir hocaydı
Oğuz Aral yaşasaydı 85 yaşına basacaktı (doğumu 15 Mayıs 1936). Arkadaşımız Yakup Karahan'dan ustamız ve eseri Gırgır hakkında bir yazı kaleme almasını istedik.
Oğuz Aral yaşasaydı 85 yaşına basacaktı (doğumu 15 Mayıs 1936). Arkadaşımız Yakup Karahan'dan ustamız ve eseri Gırgır hakkında bir yazı kaleme almasını istedik.
Durun hele anlatacaklarım daha bitmedi. Bilmem kaçıncı bölüm devam… Biz Adnan’la memleketten arkadaşız. Birlikte büyüdük. Mahallede, bağda, bahçede birlikte oynadık. Köylerimiz Divriği’ye bağlı, yakın köylerdi...
Amsterdam'da yaşayan Yakup Karahan, başından geçen ilginç olayları hareketli bir hikaye eşliğinde anlatıyor. Bu hikayede cevval bir "teyzenin" macerasını izliyoruz.
26 Temmuz 2004 tarihinde yitirdiğimiz Oğuz Aral'ı öğrencilerinden Yakup Karahan'ın bir yazısıyla anıyoruz.
1980 darbesi yeni olmuş. Bizler lisede okuyoruz. Bir yandan da Gırgır’a Fırt’a karikatürler gönderiyoruz. Divriği ile İstanbul’un arası (daha önce de yazdım) otobüsle 20 saat...
Geçen kafede iki kişinin sohbetine tanık oldum. Biri hakkında “O arkadaş çok varlıklı ama masraf olmasın diye evlenmiyor!” diye bir laf edildi!Lan tamam insan tutumlu...
Aradan bir yıl geçti. Hüseyin maaş almaya devam etti. Maaş ödendi, evraklar geldi, parmak basıp geri gönderdi.
Benim de Türk olduğumu anlayınca hemen "Nerelisin?" diye sordu. "Sivaslıyım!" dedim ve hiç fırsat vermeden "İçinden mi?" diye soruyu ben sordum.
Öyle baktım arkasından, kış günü yağmurda yürüyüşüne, çelimsiz bacaklarına. Gerçekten bir işi varmış gibi acele acele seğirtmesine.