Yavuz Dayım
Fazla konuşmazdı. Konuşsa bile kendisini mükemmel bir şekilde ifade edeceğini düşünmüyordum. Gene de konuşmamasının başka bir esrarengiz sebebi olduğuna inandım hep.
Fazla konuşmazdı. Konuşsa bile kendisini mükemmel bir şekilde ifade edeceğini düşünmüyordum. Gene de konuşmamasının başka bir esrarengiz sebebi olduğuna inandım hep.
Sessiz sakin insanların yaşadığı bu binadaki odasında kalan arkadaşım, çok gizemli bir olay yaşadı! Şimdi hemen onu anlatmayaya başlıyorum.
Karnınız aç ise, bu öyküyü okumamanızı, gidip kitaptaki başka bir öyküyü okumanızı, sonra tok olarak gelip burayı okumanızı tavsiye ediyorum. Uğraşamam şimdi git gel...
Haber videolarında ve resimlerde ürkütücü görüntüleri flu hâle getirerek, bir ölçüde kapatırlar. Ben de kelimelerimin üzerini gazete kağıdıyla örtmeye çalışacağım.
Otomobil demek daha hoşuma gidiyor. Araba kelimesi biraz çocuksu, öküz arabalarına da araba deniyor sonuçta.
Şehrimizde iki kişinin bir araya geldiğinde heyecanla yaptığı konuşmalar bir sıralamaya koyulsa, ilk 5’e girenlerden bir tanesi rahatça aşağıdaki olur: “Şu trafiğe bak!...
Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla, bir kafeteryanın kaldırıma bakan iskemlelerinde oturmuş kahve içiyor, dertleşiyorduk. Aslında iyi niyetli ve çok zekî olan, ama bazen...
Beş şeker daha tatlıdır. Altı şeker biraz daha tatlı, böyle gider bu. Bir şeyin sonsuza kadar tatlılaşacağını sanacak kadar cahil bir insandım henüz.
Seyyar satıcılık yapan bir mahalle arkadaşım vardı, adı Sezgin. Yağmurda şemsiye satardı, futbol maçı günleri çekirdek; yazın sinek kovucu, normal günlerde oyuncak filan sattı...
Vicdan gibi yapışkan, insana rahat huzur vermeyen, kafasını didik didik eden başka bir duygu yoktur sevgili okurlar. Vicdan, iki aylık kira alacağı olan evsahibi...