• Barış Manço ile baş başa

       Ortalığı kasıp kavurduğu yıllardı Barış Manço’nun. Şarkıları dillerden düşmüyor, her şarkısı çocuk büyük demeden herkesin diline takılı kalıyordu. Televizyon programları da çok popülerdi; TRT...

    Tüm Yayını Görüntüle
       Ortalığı kasıp kavurduğu yıllardı Barış Manço’nun. Şarkıları dillerden düşmüyor, her şarkısı çocuk büyük demeden herkesin diline takılı kalıyordu. Televizyon programları da çok popülerdi; TRT 1’de yayınlanan 7’den 77’ye programı içindeki çeşitli bölümleriyle birlikte adeta bütün yaş gruplarına hitabeden bir aile, eğlence ve çocuk programıydı. Adam Olacak Çocuk, İkinci Kahvaltı, Dönence Dünya Turu gibi daha...
    107
  • Anladığım kadarıyla Şekspir: “Fırtına”

    Yine dük, lord, kral, prens dolu bir Şekspir oyunuyla karşınızdayız. Ama bu oyun Şekspir’in son oyunu sayıldığından, çokomelli bi oyun. Ona göre okuyun.

    Tüm Yayını Görüntüle
    Yine dük, lord, kral, prens dolu bir Şekspir oyunuyla karşınızdayız. Ama bu oyun Şekspir’in son oyunu sayıldığından, çokomelli bi oyun. Ona göre okuyun. İçinde Napoli Kralı Alonso (Mazhar Alonso), oğlu Ferdinand (Ferdi), kardeşi Sebastian (Sebati), Milano Dükü Antonio, Meclis üyesi ehtiyar Gonzalo ve maiyetindeki diğer kişilerin olduğu janjanlı bir gemi, Alonso’nun kızının Tunus’taki düğün töreninden...
    95
  • Ermeni usta iki kalem yapmış. Biri gözyaşıyla çalışan, diğeri de kanla…

    Baştan alıyoruz, lisede okurken hafta sonları Pendik pazarında hamallık yapıyordun. Pendik’ten üç-dört kilometre yukarda oturduğunuz mahalle olan Taşlıbayır’a hamallık yaptığın bilyeli arabayı yokuş yukarı çekmek...

    Tüm Yayını Görüntüle
    Baştan alıyoruz, lisede okurken hafta sonları Pendik pazarında hamallık yapıyordun. Pendik’ten üç-dört kilometre yukarda oturduğunuz mahalle olan Taşlıbayır’a hamallık yaptığın bilyeli arabayı yokuş yukarı çekmek zor olduğu için pazar toplandıktan sonra koyacak yer arıyordun. Cavit Paşa sokaktaki Foto Gürsel’in karşısında bulunan iki katlı metruk binanın kömürlüğüne ev sahibesi Selma Nine’den izin alarak cumartesi geceleri bırakıp,...
    126
  • Aynanın gösterdiği

    Elektrik fişini prize takıp denediğin belki beş yüzüncü denemede ayna yüzeyinin dalgalanır gibi olduğunu görüp heyecanlandın.

    Tüm Yayını Görüntüle
    Bugüne kadar yaşadıkların, bundan sonra yaşayacaklarının işaretçisiydi. Bu şekilde gittiği sürece hayatında değişen pek önemli bir şey olmayacaktı. Yaşam koşusunun hep dış kulvarında kalmak zorundaydın. Bir süre sonra iç kulvarda koşma düşüncesi ne sende vardı ne de şartlar buna izin veriyordu. Binbir emekle kurduğun küçük ölçekli işyerinde nafakanı doğrultuyor, kazancın ise memur maaşı gibi ne...
    54
  • Alkızı

    (Latife Anneme) Hey sen! Baksana bana, sana diyorum sana, dinliyor musun? Etrafında kaç kişi kaldı değer verdiğin, sana değer veren? Günbegün kopuyorlar senden bak eksiliyorsun,...

    Tüm Yayını Görüntüle
    (Latife Anneme) Hey sen! Baksana bana, sana diyorum sana, dinliyor musun? Etrafında kaç kişi kaldı değer verdiğin, sana değer veren? Günbegün kopuyorlar senden bak eksiliyorsun, tükeniyorsun. İyileri yendikçe, kalan meyveler gibi, çürük çarık, lezzetsiz çevrendekiler farkında mısın? Paramparça ettin sana ait ne varsa, parçası oldukların can çekişirken ölüme dakika dakika yaklaşırken kılını kıpırdatmıyorsun, acılarını hissetmiyorsun....
    41
  • Odada

    Vermiş olduğun ticari kararlar, işlerinin bozulmasına sebep olmuştu. Alacaklıların çakal sürüsü gibi etrafında dolanıyor ve fakat saygın geçmişin daha fazla yaklaşmalarına izin vermiyordu. Borçlarını ödeyebilmek...

    Tüm Yayını Görüntüle
    Vermiş olduğun ticari kararlar, işlerinin bozulmasına sebep olmuştu. Alacaklıların çakal sürüsü gibi etrafında dolanıyor ve fakat saygın geçmişin daha fazla yaklaşmalarına izin vermiyordu. Borçlarını ödeyebilmek için istemeyerek de olsa oturduğun evi satmak zorunda kalmıştın, bir an önce evi boşaltıp kendine kiralık bir yer bulmalıydın. İnternetten kiralık ev sitelerine baktın, dayalı döşeli “körün istediği bir göz”...
    37
  • Hadi oradan!

       Sürekli taşınıyor, parça parça geçmişe götürülüyordun. Dinlediğin her müzik bir parçanı geçmişe bırakıyor, her parçanla bir parça daha eksiliyordun. Sendeki bu tükeniş çevrene de...

    Tüm Yayını Görüntüle
       Sürekli taşınıyor, parça parça geçmişe götürülüyordun. Dinlediğin her müzik bir parçanı geçmişe bırakıyor, her parçanla bir parça daha eksiliyordun. Sendeki bu tükeniş çevrene de sirayet etmişti. Kendinden, içinde bulunduğun andan vazgeçmişliğin, senden de vazgeçişleri hızlandırmıştı. Önemsemediğin küçücük şeyler bile artık seni hiçe sayıyordu.    Kılını kıpırdatmaz hallerin, tembelliğinle değil de, daha çok kendini akıntıya...
    43
  • Kaftar küskü

       Hiçbir şeyi değiştirmeye gücün yetmiyordu. Yıllardır boşa koysan dolmuyor doluya koysan almıyordu. İki yakanın bir araya gelmemesi tamamen öğrendiklerini, akıl süzgecinden geçirip damıtamadığından, kısacası...

    Tüm Yayını Görüntüle
       Hiçbir şeyi değiştirmeye gücün yetmiyordu. Yıllardır boşa koysan dolmuyor doluya koysan almıyordu. İki yakanın bir araya gelmemesi tamamen öğrendiklerini, akıl süzgecinden geçirip damıtamadığından, kısacası başından geçen olayları iyi algılamadığından dolayıydı. Eskilerin; “idarenin mektebi yoktur” deyimi tam senlikti.    Alın terinden, emekten ve dürüstlükten yana çizmiş olduğun çizgide iniş çıkışların yoktu ve fakat ekonomik yönden...
    44
  • “İyi kii öll-düün Le-veent!”

       Aslında müthiş bir zekâya sahiptin ya da sana öyle geliyordu. Gündelik hayatta zekânı ortaya çıkarmana sebep olacak şeyler yaşamadığın için zekân kendini geliştiremiyor ve...

    Tüm Yayını Görüntüle
       Aslında müthiş bir zekâya sahiptin ya da sana öyle geliyordu. Gündelik hayatta zekânı ortaya çıkarmana sebep olacak şeyler yaşamadığın için zekân kendini geliştiremiyor ve fakat sana oynamış olduğu oyunlarla intikamını senden bir güzel alıyordu. Zekânın seninle oynaşması; her yanından kök pörtlemiş, çiçeğine küçük gelen saksıya benzemene neden oluyordu. Bu aynı zamanda köklerin topraktan çıkıp,...
    59
  • “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”

    Bir Ömür Nasıl Yaşanır'ı okudukça açıkçası önce cahilliğimle yüzleştim, sonra “Ahh keşke” dedim ve en sonunda da -kendi adıma- “Bundan daha iyisi için neler mümkün?”

    Tüm Yayını Görüntüle
    “Faber est suae quisque fortunae.”  “Herkes kendi talihinin mimarıdır” diyor İlber Ortaylı, başucu kitabı sayılabilecek bu değerli eserin önsözünde. Okurken o kadar imrendim ki İlber Hoca’nın gezmelerine, okuduklarına, gördüğü yerlere, dinlediği müziklere… “Yaşamak budur işte” diyorum, günün sonunda “yaşadım” diyebilmek böyle bir şey olsa gerek. Çok seviyorum İlber Hoca’yı… Hem derya deniz bilgi birikimini hem de...
    57