DOLAR

34,0569$% 0.03

EURO

37,6088% -0.05

STERLİN

44,6234£% 0.19

GRAM ALTIN

2.742,82%-0,01

ONS

2.505,30%-0,03

BİST100

9.654,24%-0,47

İkindi Vakti a 16:40
İstanbul AÇIK 28°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Aşure hakkında bilinmeyen birkaç şey

ad826x90
ad826x90
ad826x90

Aşure ayı geldi. Kimi sever kimi sevmez, ama aşure bir gelenek. Gavurlar bu tatlıya aşure dışında Nuh’un tatlısı (Noah pudding) da diyorlar. Nerden gelmiş, kökeni neymiş falan merak ederseniz bakın internetten. Ben size internette pek bulamayacaklarınızı söyleyeyim. 

ad826x90

Bir çok inanışta farklı yapım tarzları var aşurenin. İçine katılanın sayısından niteliğine kadar herkes bir dizi kural belirlemiş. Bazıları 12 çeşit yapıyor, bazıları aşureye kurban etinden bir parça koyuyor, bazıları ise tuzlu yapmayı tercih ediyor.

Bu kadarla bitmiyor. Bir de aşurenin kıvamı konusu var. Buzdolabı teknolojisinden önce aşure öyle katılaştırılıp, kafaya estiği zaman tabak alınıp, şu anki gibi sıcak günlerde soğuk soğuk lüpletilemezdi. Sıcak sıcak yenirdi o zamanlar ve o zamanlar yapılan aşureler bugünkü aşurelere göre çok daha akıcıydı. Hatta son senelere kadar Yıldız porselen Osmanlı döneminde aşurelerin servis edildiği aşure sürahileri yapardı. Şimdi hâlâ yapıyor mu bilmiyorum.  

Gelelim aşurenin içindekilere. Aşurenin içine fasulye koyma olayı aşurenin kendisine göre çok yeni bir adet. Çünkü hububatın ilk pişmeye başladığı günden beri aşure benzerleri yapılmış. Efsanelerin en eskiye dayananı ise Nuh’un gemisi karaya vardığında gemide son kalan erzakları bir araya getirerek bu yemeği yaptığı. 

ad826x90

Nuh peygamber bu yemeği yaptı ama nasıl yaptı? Pek tabi ki fasulyesiz. Zaten istese de fasulyeli yapamazdı çünkü fasulye Amerikan kökenli. Bilemedin, abart abart 500 yıldır konuyordur. Ondan önce aşureye fasulye yerine börülce konurdu.  

ad826x90

Bir başka baklagil, girdiği sınıfa ismini veren bakla ise Osmanlı döneminde aşurenin vazgeçilmezlerinden biri. Şimdilerde Ege dışında pek az yerde konuyor. Bugün aşurede emaresi okunmayan razaki üzüm de, eskiden aşurenin olmazsa olmazıymış. Eee, hayat, trendler vs derken her şey değişiyor, aşure de bunun dışında kalamıyor tabi. Hatta bazı yenilikçiler aşureye ananas, mango ve kaju bile ekliyorlar.

Bana bu konuyla ilgili olarak  en sık sorulan sorulardan biri de, eskiden aşurenin neyle tatlandırıldığı. Fakir pekmezle, orta halli balla, zengin şekerle tatlandırıyordu aşureyi. “İyi de o zaman şeker var mıydı ki?” Evet! O zaman şeker vardı. “Arısız bal” deniyor şekere. Şimdiki gibi endüstriyel değildi, ne pancardan elde ediliyordu ne mısırdan. Şeker kamışından ilkel yöntemlerle çıkarılıyordu ve çok pahalıydı. Bir kilo şekerin iki kilo en hasından bal fiyatına çıktığı oluyordu. Türkçesi, o dönemde her babayiğidin harcı değildi şeker kullanmak. Tabi pekmezle yapıldığında rengi koyulaştığından herkes en azından balla yapmaya çalışıyordu. Şimdi bala göre küçümsediğimiz şekerle anca bey konaklarında yapılıyordu aşure. Kaşıklarken kıymetini bilelim yani.

Comments

comments

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Tüm Yorumlar (4)
  • erdal
    4 yıl önce
    0 0

    ‘gavurlar’ ifadesi pek hos olmamis, baska turlu ifade edemez miydiniz?

  • Editör
    4 yıl önce
    0 0

    dergi olarak yazarlarımızın içeriklerine müdahale etmeyi doğru bulmuyoruz. öte yandan kelimenin kullanımı tümüyle bir ironi eseridir. ancak yine de bu hassasiyetinizi yazarımıza ileteceğiz. ilginiz için teşekkürler

  • erdal
    4 yıl önce
    0 0

    aciklamaniz icin tesekkurler. Yazarin baska yazilarindan, yazinin genelinden, yazarin “gavur” kelimesini gayet rahatlikla, isteyerek, ozellikle kullandigi hissine kapildim, o beni rahatsiz etti. Yazarlarin yazilarina mudahele etmemek ayri bir sey, ama bir yazar ayrimci, asagilayici, irkci vb ifadeler kullanirsa ya da bir sozcugu olumsuz, asagilayici anlamiyla kullanirsa, bunu da gayet rahat ve kendinden memnun, en ufak bir ikirciklenme yasamadan kullanirsa (yazara sormadan, izinini almadan yazisinda degisiklik yapmak degil tabii ki) bunu yazarla tartismak ve kendi gorus/yayin politikaniza gore ornegin ek bir aciklamayla yayinlamak ya da yaziyi yayinlamamayi secmek de bir secenek. Soyle soyleyeyim, siz kendiniz boyle yazar miydiniz, ya da illa bu sekilde mi ifade etmek lazim, ya da boyle rahat rahat yazan insanlara illa alan acmak sart mi…Sizi de anliyorum sonucta kollektif bir platformla, guzel keyifli bir dergi ortami saglamak kolay bir is degil diye tahmin ediyorum. Boyle guzel bir isi, bu gibi bir seyle zedelemek olmasa keske. Her kelimeye her ayrintiya uzun uzun takilmak, her seyi elestirmek anlaminda degil ama, bir noktada bazi seylerde bir tavir gostermek, bir yerde dur demek uzun vadede daha faydali sanki. Ufak bir sey gibi gorunebilir ama ne gerek var boyle ifadelere, baska turlu yazsan olmaz mi gibi hisler olusuyor insanda…Tekrar tesekkurler, kolay gelsin.

  • Banu
    4 yıl önce
    0 0

    ”Gavur” gibi bir ifadenin derginiz yazarı tarafından gayet gereksiz bir şekilde kullanılmasını esefle kınıyorum. Seviyeli bir internet dergisi çıkarıyorken bu tip özensizlikler yapmanızın deginin kalitesini ciddi oranda etkilediği kanısındayım. Yazarın bu ifadeyi ironi ile kullandığı konusunda şüphelerim var; zira daha sonra ”Türkiye’de bir yer ya da bir yiyecek tavsiye etmek?” yazısında da aynı ifadeyi aynı fütursuzlukla yine kullanmış. Bu tip sözcük ve ifadeleri beraberlerinde getirdikleri ayrımcılık taşıyan ağır yük nedeniyle artık ironi ile veya değil, gelişigüzel kullanmasak daha iyi olur. Çingene, Kürt, Arap, Çerkes ve gayri-müslimlerle ilgili geleneksel fakat bir o kadar da ayrımcı olabilen ifade ve deyimlerin çoğu özünde hiç de hoş olmayan bir ironi barındırıyorlar maalaesef. Bunlardan ne kadar uzak durulursa o kadar iyi olur. Zira sene 1920 değil. Tüm bunları göz önünde bulundurup yazarınızı bir kez daha ciddi bir şekilde uyarmanızı tavsiye ediyorum.

Sıradaki haber:

Met-Üst’ten ustasına şiir

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

Araç çubuğuna atla